ÖNSÖZ

“BEN insanın sırrıyım İnsan BEN’im sırrım...”

ALLAH (c.c.)

Gece değmemiş semâ Dalga görmemiş deniz gibi Gönlü olanalara selâm olsun!..

Bizden.

İnsanın süsü hayâ duygusudur.

Dil ile öğüt verene uyma,

Fiili ile öğüt verene uy.

Nefsinle hasımlarınma o senin değildir Sahibine bırak.

Hâlini gizleyen velîdir.

Gıpta, haset, tamah hisleri ile, fazilet, doğruluk, adalet, şefkat süslerine toz kondurma.

Dünyada tek bir mabet vardır.

O da insan vücudu.

Bu vücud bir mekândır.

Kendini temiz tut.

Kudret âlemine cehâlet ayağı ile vurma.

Beyazla olduğun zaman siyahı unutma.

İsbata uğraşma inançlarını; isbat, varlığından şüphe edilen meçhullerin aranma, yoludur.

Kireç taştır,

Su da sudur,

Fakat su onu eritir,

Su yumuşaktır,

Taş serttir,

Sen de yumuşak ol.

Sertler, geç de olsa önünde diz çöker.

Sabır, hilesi olmayanın hilesidir.

Sabırlı ol....

Yaptığımızdan utanırız, elimizde bir ihtiyar olduğunun delilidir.

Söze dikkat edin.

Gelişi güzel lâkırdı değildir.

Yapıp yapmamada ihtiyacınız varsa, o hâlde utanma nedir?

Bu bir edeb mes’elesidir, cevabı söylenemez.

Duyara dayanma yıkılır.

Ağaca dayanma, kurur.

İnsana dayanma ölür.

ALLAH’a dayanan ne yıkılır, ne kurur, ne ölür.

Bu sözleri, noksanlarımızı düzeltmek için söylüyoruz.

Bağırmıyoruz.

Bağırsak iş değişir.

Bu kubbenin altında bir göz ara!

Seni sevsin.

Kör, görenin koluna girerse çabuk yol alır.

Deniz korkunçtur ama balıklar için değil.

Kurt zâlimdir ama düzeni, hilesi yoktur.

Resûller Resûlü buyurur:

“Helâk olacağınızı bilseniz dahi doğruluktan ayrılmayınız, kurtulmak için tek ümit dahi olsa yalana baş vurmayınız!”

Vicdanı ferahlandıran şey sevaptır, içi kemiren şey, günahtır.

Gül kokan bir cesed, semâlar kadar temiz bir ruh.

Büyük nehirler gibi coşkun iç âlemleri olanlara,

Bağrını secde-yi Rahmâna koyanlara söylüyoruz.

Şişmeyi Semizlik sayanlara sözümüz yok.

Bu sözler rasgele kimselerin kulağına girmekten çok yücedir.

İrfan sahibinin makamı yükseldikçe, halk gözünden düşerler.

Yıldızlar da böyledir.

“Kabahat kimsede değil yıldızlarda mı?”

“Hayır!”

“Halkta mı?”

“Hayır!”

“Ne onda ne bunda. Bütün ayıp ve kabahat tam görmeyen gözlerdedir!”

Tek elle alkışlanmaz.

Boş tarafınız varsa onu ALLAH ile doldurun.

Söz bağladık.

Huzur içinde kalın...

Hayâ: Hicab, utanma, edeb, ar, namus. Allah korkusu ile günahtan kaçınmak.

Hasım: Kesip atma, kesme, kat'etme. * Kat'i olarak bir mes'eleyi hâlledip neticeye varma. Kavgalılı olanlar.

Velî: Sahib, mâlik. * Evliya. * Muin. Muhafaza eden. * Küçük çocukların hâlinden mes'ul kimse. * Sıddık. * Baba. Babanın babası, cedde de denir. *

Fık: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah'ın (C.C.) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât. Allah'a (C.C.) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât. * Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) isimlerinden birisi.

Hased: Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmak.

Tamah: (Tımah - Tumuh) Bir şeye göz dikip bakma.

Ma’bed: (Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer. (Mescid, câmi gibi)

Hile: Sed. Hâil. * Çare. * Maslahat ve hayırlı işlerde tedbirli ve tecrübeli olmak. * Aldatacak tarz ve tedbir. Fend. Mekir. Dabara. * Zeval ve intikal. * Sahtekârlık, yalancılık, düzenbazlık.

İhtiyar: Yaşlanmış kimse. Yaşlı. * Ist: İstek, arzu. Razı olmak. Katlanmak. Seçmek. Tensib etmek. Seçilmek. (Bak: İrade)

Lakırdı : Boş söz, konuşulan laf

İrade: İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç.(İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taalluk eder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.) * Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve iradesi ezelîdir. Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer veche tahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur.(Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye, abdin irade-i cüz'iyesine bakar. Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder. Öyle ise cebir yoktur. İ.İ.) (Bak: Vicdan)